stalin ölmeseydi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
stalin ölmeseydi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Mart 2015 Perşembe

Stalin Olmasaydı

Stalin

Josef Stalin (Çelik Adam)

Stalin Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin Gürcü asıllı ünlü lideri. Stalin 18 Aralık 1878'de doğmuş, 5 Mart 1953'te ölmüştür. Ölüm nedeni hakkında çok çeşitli tartışmalar çıksa da beyin kanamasından ve felç olarak öldüğü düşünülmektedir. Bir gece odasına girmiş ve bir daha çıkmamıştır. 

Stalin'in dünya tarihinde ne kadar önemli bir rol oynadığı ortadadır. Bunların başlangıcı da annesinin ısrarıyla gitmiş olduğu Papaz okuludur. Ancak çıkardığı huzursuzluklar sebebiyle okulda bir türlü istikrar sağlayamadığı gibi bu dönemde Lenin'in görüşleriyle tanışır ve bir Marksist olarak Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi'ne katılır. Bu dönemde çok fazla örgütleme faaliyetleri düzenleyerek Çarlık Rusya'ya karşı baş kaldıranlar arasında yer alır. Daha sonra Bolşevikler arasında bulunur ve Kafkaslar bölgesinin lideri konumuna gelir. 

Bolşevik konferanslardan birinde Lenin'le tanışma fırsatı bulsa da kısa sürede partinin bazı yasaklamaları sonucunda partiden ayrılarak İngiltere'ye gelir ve burada bazı örgütlenmeler meydana getirir. 

Tekrar Rusya'ya döndüğünde Bolşeviklerden ayrı bir parti olduğunu açıklayacaktır. Bunun üzerine Lenin tarafından çağırılarak birlik olunduğuna dair ikna edilmeye çalışılır. Ancak Stalin fikirlerinden vazgeçmeyecek ve sürgüne gönderilecektir. Sürgün dönemi çok uzun sürmez. Şubat Devrimi'yle serbest kalır. Ve yurtdışına sürülen Bolşevik liderlerin yerine geçer ve kendi programını oluşturmaya başlar. Ancak Lenin partinin bu hareketlerini beğenmeyecek Rusya'ya gelir ve Ekim Devrimi olarak da bilinen Bolşevik İhtilali'yle başlarında Lenin olmak üzere olarak da bilinen Bolşevik İhtilali'yle Kızıl Muhafızlar artık iktidar da yer alacaktır. Böylece Rusya 1. Dünya Savaşı'ndan da çekilecektir ve içeri de ki sorunlarla uğraşmaya başlayacaktır. Bir süre sonra yapılan Büyük Temizlikle Stalin'in ve çevresinin hakimiyetinin güçlenmesine büyük katkılar sağlanacaktır. Lenin'in ölümüyle Stalin'in üzerindeki perde tamamen kalkacak ve diktatörlüğünü tamamen ilan edecektir. 

Stalin'in ilk zamanları tamamen iç sorunlarla geçmiştir. Bu dönemde kollektifleşme faaliyetlerini başlatmıştır. Çok geçmeden 2. Dünya Savaşı patlak verince Almanya'yla saldırmazlık antlaşması imzalayarak içerideki rejimi korumaya ve güçlendirmeye çalışmıştır. Bir süre sonra bu ittifak Polonya'yı paylaşma fikri haline gelecek ve uygulanacaktır. Ancak Alman orduları her yere yayılma düşüncesiyle Rusya'ya saldırınca bu sefer dünya tarihine damga vurmuş bir başka iki isime yanaşmaya başlayacaktır. Bunlar Amerikan başkanı Roosevelt ve İngiltere başbakanı Churchill'dir. Fakat bu ittifakta her zaman kafasında soru işaretleri olacaktır. Çünkü ABD ve İngiltere Stalin'e gereken yardımı ve isteklerini yapmıyor daha çok kendi planlarıyla hareket ediyordur. Savaşın bitmesiyle birlikte Amerika'yla arasında soğuk savaş dönemi başlayacak Stalin komünizmi yaymak için Kominform'u kuracaktır. 

Elbette Stalin dönemi Rusya'ya tam bir disiplin sağlasa da aslında baskıcı Stalin yönetimiyle ve 2.Dünya Savaş'ının da sebep olduğu bazı olaylarla sonradan yüz karası haline gelecektir. 
Rusya Osmanlı'dan beri izlemiş olduğu politikaya Stalin'le devam edecektirr. Stalin ısrarla Türkiye'yi 2. Dünya Savaşı'na sokmak isteyecektir. Stalin'in Türklere karşı izlediği acımasız politikalardan biri de 1943 yılında yaptığı Kafkas Sürgünleri, 23 Şubat 1944 Çeçen ve İnguş, 8 Mart 1944 Balkarlar, 18 Mayıs Kırım, 14 Kasım Ahıska Sürgünleridir. 

Dünya tarihine bu kadar damga vurmuş biriyle ilgili de pek çok hikayenin bulunması doğaldır. Bunlardan bir tanesi de Stalin'in tavuğudur. Stalin bir gün Komünist Parti üyelerini toplamış tartışmaktadır. Halkın kendisine nasıl itaat edeceğinden konu açılınca hizmetindekilerden bir tavuk getirmesini ister. Gelen tavuğün büün tüylerini yolar. Can havliyle bir o yana bir bu yana kaçan tavuk ne yapacağını bilemez. Dışarıya çıksa soğuktan üşür, şömineye yaklaşsa kızarmaya başlar. Nereye dokunsa yara bere içinde kalır. En son Stalin'in ayaklarının dibine gelince Stalin bir avuç yem atar. Bunun üzerine Stalin ne yöne gitse tavuk o yöne gider. Stalin de halkı yol bırak o zaman yönetmek kolay olur der. 

Bir başka hikaye ise Lenin ile arasında geçer. Lenin'in bütün sekreterlik işlerini karısı yapmaktadır. Stalin de bir sebepten ötürü Lenin'e telefon eder. Ancak telefonu karısı açar ve Lenin'in müsait olmadığını söyler. Bunun üzerine sövüp sayan Stalin telefonu kapatır. Çok geçmeden Lenin ölür. Vasiyetinden komünizmi yaymasını istediği Stalin'in ismini silmiştir. Trotsky'nin iktidara gelmesini istediği yazmaktadır. Trotsky cenazeye gelmesi için Stalin'i arar. Ancak Stalin çok uzak olduğunu ve gelmeyeceğini söyler. Ardından da derhal kendisini yeni komünist parti lideri ilan ettirir. 

Acımasızlığını ortaya çıkaran hikayelerden biri de oğlunun Almanlara esir düşmesidir. Almanlar esir düşen generallerinin verilmesi karşılığında oğlunu teklif ederler. Ancak Stalin oğlum onbaşıdır generallerinize denk değildir diyerek teklifi reddeder. Bu da soğukkanlı biçimde oğlunu kolayca ölüme göndermesinin kanıtıdır. 

Böyle bir lider için de olmasaydıyla ilgili yazılacak çok şey var elbet. Stalin olmasaydı belki komünizm gerçek boyutuyla SSCB'de yaşıyor olacaktı. Belki de ayak uyduramayan halkla bir kaç sene içinde yok olmuş olacaktı. Kimbilir belki halklar böyle acılara sahip olmayacak, sürgünlerle savaşlarla sırf Stalin'in keyfi belirlemeleriyle ölüme gitmeyecekti. Belki de Almanlar Doğu'da kolayca ilerleyecek daha büyük acımasızlıklar baş gösterecekti. Stalin gerçekten büyük bir liderdi bunu dememiz çok doğru ancak unutulmaması gereken onun diktatörlüğüdür. 

Stalin olmasaydı bir kelebeğin kanadının bile neleri etkiledigi şu dünyada dünyanın en büyük devletlerinden birine hakim olmuş bir devlet adamı olmasaydı çok şey olurdu.